Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Hastalığı Nedir?
Duchenne Kas Distrofisi (DMD), kas hücrelerinin güçsüzleşmesine yol açan ve ilerleyici kas kaybına neden olan genetik bir kas hastalığıdır. Genellikle çocukluk döneminde başlar ve yürümekte zorlanma, kaslarda zayıflık gibi belirtiler gösterir. DMD, X kromozomunda meydana gelen bir genetik mutasyondan kaynaklanır ve çoğunlukla erkek çocuklarda görülür. Hastalığın kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, fizik tedavi, ilaç tedavisi ve kas fonksiyonlarını destekleyici yöntemler ile hastaların yaşam kalitesi artırılabilir.
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Hastalığı Nedir?
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) , kas hücrelerini koruyan bir protein olan distrofinin yapısındaki bozukluklar nedeniyle kaslarda ilerleyici zayıflık ve dejenerasyonla ilişkilendirilen genetik bir hastalıktır. DMD, distrofinopatiler adı verilen dört hastalık grubundan biridir. Bu grubun diğer hastalıkları arasında, DMD'nin daha hafif bir formu olan Becker Kas Distrofisi, DMD ve Becker Kas Distrofisi arasında bir geçiş formu ve DMD’ye bağlı olarak gelişen genişlemiş kardiyomiyopati (kalp hastalığı) yer alır.
DMD belirtileri genellikle 2-3 yaşlarında ortaya çıkar ve hastalık öncelikle erkek çocukları etkiler, ancak nadir durumlarda kızlarda da görülebilir. İlk aşamalarda omuz ve üst kol kasları ile kalça ve uyluk kaslarını etkileyen zayıflık, yerden kalkma, merdiven çıkma, dengeyi sağlama ve kolları kaldırma gibi hareketlerde zorluklara yol açar. Avrupa ve Kuzey Amerika’da DMD’nin prevalansı yaklaşık olarak 100.000 kişide 6 olarak tahmin edilmektedir.
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) hastalığının başlıca belirtisi kas zayıflığıdır. Bu zayıflık genellikle 2-3 yaşlarında başlar ve ilk olarak vücuda yakın kasları (proksimal kaslar) etkiler; daha sonra uzuvlardaki kaslara (distal kaslar) yayılır. Genellikle önce alt beden kasları, sonra üst beden kasları zayıflar. Etkilenen çocuklarda zıplama, koşma ve yürüme gibi hareketlerde zorluklar görülebilir. Diğer belirtiler arasında baldırların büyümesi, paytak yürüme ve belde içe doğru kıvrılma (lomber lordoz) bulunur. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kalp ve solunum kasları da etkilenir. Bu durum, ilerleyici kas zayıflığı ve omurga eğriliği (skolyoz) nedeniyle solunum fonksiyonlarında bozulmaya ve zamanla akut solunum yetmezliğine yol açabilir.
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) hastalığı belirtileri şunlardır:
- Yürümeye geç başlama,
- Sık sık düşme,
- Merdiven çıkmada zorluk,
- Kaslarda belirgin güçsüzlük, özellikle bacak ve kalça kaslarında,
- Parmak ucunda yürüme eğilimi,
- Ayakta dururken sıkça denge kaybı yaşama,
- Baldır kaslarında aşırı büyüme (yalancı hipertrofi),
- Gowers manevrası (çocukların ayağa kalkmak için ellerini bacaklarına dayayarak kalkması),
- Yorgunluk ve genel halsizlik,
- Solunum ve kalp kaslarında ilerleyici zayıflık (hastalığın ileri evrelerinde).
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Hastalığı Neden Olur?
Duchenne Kas Distrofisi (DMD), annenin X kromozomlarından birinde bulunan genetik bir mutasyon nedeniyle ortaya çıkar. Araştırmacılar bu mutasyondan etkilenen bazı genleri tanımlamıştır. DMD, kas liflerini enzimlerin etkisinden koruyan bir protein olan distrofinin üretiminde sorun yaşanması sonucunda gelişir. Distrofin eksikliği veya yetersizliği, kas liflerinin kolayca parçalanmasına yol açar, bu da kaslarda ilerleyici bir zayıflık ve dejenerasyona neden olur.
DMD taşıyıcıları, genetik olarak DMD hastalığına neden olan mutasyonu kısmen taşıyan kadınlardır. Kadınlarda iki X kromozomu bulunur; DMD taşıyıcılarında bir X kromozomunda normal distrofin geni varken diğer X kromozomunda distrofin üretiminde sorun yaratan mutasyonlu bir gen vardır. Taşıyıcı kadınların çoğunda hastalık belirtileri görülmez; ancak, bazı taşıyıcılarda kaslarda hafif zayıflık, kalp fonksiyonlarında bozulma veya nadiren daha ciddi kas ve kalp problemleri ortaya çıkabilir. Bu belirtiler genellikle hafif olmakla birlikte, bazı kadınlarda semptomlar çocuklukta veya yetişkinlikte başlayabilir ve zamanla ilerleyebilir. DMD taşıyıcılarının kendileri genellikle hastalığın tam tablosunu yaşamasa da, sahip oldukları genetik mutasyonu çocuklarına aktarabilirler. Bu da DMD'nin aile içindeki yayılımında önemli bir rol oynar.
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Hastalığı Tanısı ve Uygulanan Testler
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) tanısı, kaslarda ilerleyici zayıflık ve dejenerasyon belirtileri gösteren çocuklarda çeşitli testler aracılığıyla doğrulanır. Tanı süreci, kan testleri, kas biyopsisi ve genetik testleri içeren kapsamlı bir değerlendirme ile gerçekleştirilir. Testler, hastalığa özgü kas enzim seviyelerinin incelenmesi, kas dokusundaki distrofin eksikliğinin gözlemlenmesi ve genetik mutasyonların tespit edilmesiyle hastalığın kesin teşhisini sağlar. Erken tanı, hastalığın seyrini yavaşlatmaya yönelik tedavi seçeneklerini değerlendirmek açısından büyük önem taşır.
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) tanısında çeşitli testler uygulanır:
- Laboratuvar Testleri : Kas enzim seviyeleri, özellikle kreatin kinaz (CK) düzeyi, kas hasarını göstermek için ölçülür. DMD hastalarında bu enzimler yüksek seviyede bulunur.
- Biyopsi : Kas ve sinir hücrelerinden alınan örnekler mikroskop altında incelenerek kas yapısındaki hasar veya distrofin eksikliği gözlemlenir.
- Genetik Testler : Hastalığa yol açan genetik mutasyonları belirlemek için bireysel genler incelenir. Bu test, DMD'nin kesin tanısını koymada önemli bir rol oynar ve aile üyelerindeki taşıyıcı durumu saptamak için de kullanılır.
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) Hastalığı Tedavisi
Duchenne Kas Distrofisi (DMD) tedavisinde, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve yaşam kalitesini artırmak amacıyla destekleyici terapiler uygulanır. Kortikosteroidler, kas güçsüzlüğünün ilerlemesini geciktirmeye, akciğer fonksiyonlarını iyileştirmeye, omurga eğriliğini (skolyoz) önlemeye, kalp kası zayıflamasını yavaşlatmaya ve yaşam süresini uzatmaya yardımcı olur. Bu tedaviye ek olarak, solunum ve kalp fonksiyonlarını izlemek, fizik tedavi, ortopedik destekler ve gerektiğinde cerrahi müdahaleler gibi çeşitli destekleyici tedaviler de hastalığın etkilerini azaltmada önemli rol oynar.
DMD hastalığı tedavisi, rehabilitasyon uzmanları, ortopedik cerrahlar ve pediatrik kardiyologların dahil olduğu disiplinler arası yaklaşımla ele alınır. Ayrıca, solunum terapistleri, beslenme uzmanları ve genetik danışmanlar gibi diğer uzmanlar da bu ekibe katılarak tedavi sürecini destekler. Solunum terapistleri, solunum kaslarının zayıflaması nedeniyle oluşabilecek solunum problemlerini önlemek veya yönetmek için nefes egzersizleri ve destekleyici tedaviler sunar. Beslenme uzmanları, kas kaybını önlemeye yardımcı olacak ve genel sağlığı destekleyecek dengeli bir beslenme planı hazırlar. Genetik danışmanlar ise ailelere DMD’nin genetik yapısı hakkında bilgi vererek hastalığın genetik geçiş risklerini anlamalarına yardımcı olur. Bu kapsamlı yaklaşım, DMD’nin ilerleyişini yavaşlatmak, yaşam kalitesini artırmak ve tedavi sürecini mümkün olan en iyi şekilde yönetmek için kritik öneme sahiptir.
KAYNAK:
HASTALIĞIN BELİRTİLERİ: Hastalığın belirtileri, hasta yürümeye başladığından itibaren sık düşme, koşamama gibi belirtilerdir. Kas gücü kaybı ilk olarak kalça çevresindeki kaslarda başlar. Bu nedenle ilk belirtiler yokuş ve merdiven çıkmanızı, oturduğunuz yerden kalkmanızı etkiler. Zorlu yürüyüş ve koşma, sıklıkla düşme, yorgunluk, kas liflerinde bozulma, pseudohipertrofi (Kas hacimce artar ama işlevsel olarak zayıflar.) hastalığın belirtilerindendir.
HASTALIĞIN SEYRİ: Hasta çocuğun giderek normal yolda yürümesi zorlaşır, sıklıkla düşer. Omuz çevrenizdeki kaslar etkilendiği zaman kollarda zayıflık ortaya çıkar. Hastalar 10 yaşına geldiklerinde yürüyememe başlar ve tekerlekli sandalyeye bağımlılık olur. En son olarak solunum ve gövde kasları etkilenir. Geçmişte 20 yaşlarında genelde hasta akciğer enfeksiyonuyla kaybedilirken bugün iyi bir bakımla yaşam süresi uzamıştır. Hastalık kalp kasını da tutabilir ama bu genellikle ciddi bir belirti ortaya çıkarmaz.
HASTALIĞIN NEDENİ: Hastalık distrofini üreten (kodlayan) bir gendeki bozukluk ile ortaya çıkmaktadır. Distrofin X kromozomunda, X kromozomunun Xp21 bölgesinde kodlanan bir proteindir. Bu gendeki bozukluk sonucu distrofin hiç üretilemez. Hastalık çekinik olarak kalıtıldığından yalnızca olarak erkek çocuklarda görülür. Doğan her 3500 erkek çocuktan biri bu hastalığa yakalanmış olarak doğar. Kızlar genellikle taşıyıcıdır, hastalık belirtisi göstermezler. Çünkü kadınlarda iki adet X kromozomu vardır , birinde gerçekleşen mutasyon diğer kromozomla telafi edilebilir.
HASTALIĞIN TEDAVİSİ: Hastalığı tam tedavi etmemekle beraber bugün için kortikostereoidler, DMD’li hastalarda uygulanması bilimsel çevrelerce kabul edilmiş tek ilaç tedavisidir. Halen çalışmaları süren ekzon atlaması tedavisi umutları artırmıştır ve halen çalışma sonuçları beklenmektedir. Kök hücre tedavisi ancak gelecek için umut taşımaktadır.
HASTA NELER YAPMALIDIR: Hastanın günlük yaşamını daha kaliteli ve daha rahat geçirmesi için yapması gerekenler vardır. Bunlar hem sağlığı hem de sosyal yaşantısı için gereklidir. Tipik olarak kalp ve solunum kasları ile ilgili problemlerin erken devrede ortaya çıkması olasılığı yoktur, fakat erken dönemden itibaren düzenli klinik ziyaretlerle gözetim altında tutulmalıdır. Tanı konulması sırasında ve 10 yaşına kadar her iki yılda bir kalbin izlenmesi önerilmektedir.10 yaşından sonra bu gözlem daha sıklaşmalıdır. Pnömokok (Zatürre) ve grip aşılamalarının yapılmış olması da ayrıca önem taşımaktadır. Hasta her gün düzenli olarak egzersiz yapmalıdır. Kaslarını güçlendirmeye çalışmalıdır. Bu süreçte hasta sosyal yaşantısından kopmamalıdır. Eğer uygun koşullar varsa okula devam edilebilir, koşullar uygun değilse evde yapılabilecek etkinlikler bulunabilir. Satranç oynamak, küçük el işleri yapmak, şiir, düzyazı vb. yazmak evde yapılabilecek etkinliklerdendir.
GENETİK DANIŞMANLIĞIN ÖNEMİ: Genetik danışman ailede görülen kalıtsal hastalık için ailede kimlerin hasta ya da taşıyıcı, yani risk altında olduklarını belirler ve doğum öncesinde tanı için neler yapılabileceği konusunda aileyi bilgilendirir. Ayrıca anne karnındayken doğacak erkek bebeğe de genetik test yapılabilir.
KULLANILABİLECEK İLAÇLAR: Kortikosteroidlerden deflazakort ve prednizolon kasın gücünü arttırmada ve semptomları hafifletmekte kullanılabilir. Ayrıca beta2- antagonistlerinin kullanımıyla kas gücünde artış olduğu ancak hastalığın ilerlemesinde değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
ANNE-BABA AKRABALIĞININ ROLÜ: Hastalık genetik temelli olduğu için anne baba akrabalığı ve ailenin geçmişinde bu hastalığın olması risk faktörlerindendir.
DOĞUM ÖNCESİ TANI OLASILIĞI: Hastalık genetik temelli olduğu için doğum öncesinde tanı olasılığı vardır. Böylelikle dünyaya gelecek çocukla ilgili bilgi sahibi olunabilir ve geleceğe dönük seçenekler aile tarafından değerlendirebilir.
FİZYOTERAPİNİN ÖNEMİ:Hastalık sebebiyle kaslarda güçsüzlük meydana gelir. Bu güçsüzlüğü önlemek için uygun kasların uygun hareketlerle çalıştırılması gerekir. Hareketler bir fizyoterapistle hastalığa uygun olarak belirlenmelidir. Hareketler her gün düzenli olarak tekrarlanmalıdır.
Fizyoterapiyle verilen uygun egzersiz, düzgün oturma ve aktivitelerle, kontraktürlerin (Bir kasın, kirişin ya da başka bir yapının, yeniden gevşeyememek ya da düzelememek üzere, kalıcı olarak kasılması)oluşması engellenir. Olanak varsa, kasları aşırı yormadan, yüzme de oldukça yararlı bir aktivitedir.